Текст и перевод песни Kayra - Haziranda Vurulmak
Haziranda Vurulmak
Shot in June
Elimde
gitmek
kaldı
bi′
tek
All
that's
left
for
me
is
to
leave
Elbet
giderim
elbet
elbet
Surely,
I
will
go,
surely,
surely
Şimdi
bileklerimde
tarihi
bir
hezimet
denizler
belircek
Even
now,
on
my
wrists,
a
historic
defeat,
seas
will
appear
Fırlattık
duvara
bıçaklar,
girdiğimiz
türlü
kumarlar
We
threw
knives
at
the
wall,
the
various
gambles
we
entered
Zarlar,
barbutun
tarihini
yazdığımız
altın
anlar
Dice,
golden
moments
when
we
wrote
the
history
of
backgammon
5 litre
şarap,
şehri
deldik
şuuru
kaybedip
kuytularda
5 liters
of
wine,
we
pierced
the
city,
losing
consciousness
in
dark
corners
Ben
her
gün,
aradım
olmayan
birini
sanki
bul'cakmışım
gibi
Every
day,
I
searched
for
someone
who
doesn't
exist,
as
if
I
would
find
them
Rüzgâr,
sabaha
karşı
beş,
gökyüzünde
gördüğüm
en
büyük
ay
Wind,
five
in
the
morning,
the
biggest
moon
I've
seen
in
the
sky
Kalakaldım
or′da
kanlı
bir
kaldırımda
kendimden
uzakta
I
was
left
there,
on
a
bloody
sidewalk,
far
from
myself
Haziranda
vurulmak,
yeryüzünde
hapsolmak
To
be
shot
in
June,
to
be
trapped
on
Earth
Kutsal
bi'
tutsak
gibi
susmak,
sonsuz
suskunluk
kuşanmak
her
gün
To
be
silent
like
a
sacred
prisoner,
to
wear
eternal
silence
every
day
Demir
attım,
gözü
arkada
kalmış
babaların
evhamlarına
I
anchored,
to
the
anxieties
of
fathers
whose
eyes
remained
behind
Kapkara
şarkılar
çalan
atlı
bir
tramvay
geçer
sokaktan
A
horse-drawn
tram
playing
pitch-black
songs
passes
through
the
street
Kaydı
şirazem
yoksul
bi'
müzisyenin
cenazesinden
dönerken
My
reason
slipped,
returning
from
the
funeral
of
a
poor
musician
İçimdeki
kahır
ölü
gibi
ağır
The
sorrow
within
me
is
heavy
as
death
Bağır
kendi
karanlığına
bi′
haykır
Shout,
cry
out
to
your
own
darkness
Genzimdeki
cehennem
kadar
yakar
mı
sanki
beni
ateşler
Could
fires
burn
me
like
the
hell
in
my
throat?
Soluğum
soğuk
bi′
sokak
gibi
soluk
My
breath
is
pale,
like
a
cold
street
Göğsümde
kahreden
boşluk
A
devastating
emptiness
in
my
chest
Her
gün,
her
gün
istedim
kendimden
uzak
ve
sade
bir
gün
Every
day,
every
day,
I
wanted
a
simple
day,
far
from
myself
Göğsümde
gökyüzünü
güz
güneşlerine
kattım
yürüdüm
tüm
gün
I
added
the
sky
to
the
autumn
sun
in
my
chest
and
walked
all
day
Kendi
küllerimden
doğdum,
kendi
küllerimle
boğuldum
I
was
born
from
my
own
ashes,
I
drowned
in
my
own
ashes
Gülüşümde
bir
yalnızlık,
haziranda
vuruldum
A
loneliness
in
my
smile,
I
was
shot
in
June
Her
gün,
her
gün
istedim
kendimden
uzak
ve
sade
bir
gün
Every
day,
every
day,
I
wanted
a
simple
day,
far
from
myself
Göğsümde
gökyüzünü
güz
güneşlerine
kattım
yürüdüm
tüm
gün
I
added
the
sky
to
the
autumn
sun
in
my
chest
and
walked
all
day
Kendi
küllerimden
doğdum,
kendi
küllerimle
boğuldum
I
was
born
from
my
own
ashes,
I
drowned
in
my
own
ashes
Gülüşümde
bir
yalnızlık,
haziranda
vuruldum
A
loneliness
in
my
smile,
I
was
shot
in
June
(Gülüşümde
bir
yalnızlık,
haziranda
vuruldum)
(A
loneliness
in
my
smile,
I
was
shot
in
June)
(Gülüşümde
bir
yalnızlık,
haziranda
vuruldum)
(A
loneliness
in
my
smile,
I
was
shot
in
June)
Çirkini
tasvir
ister
ustalık
It
takes
mastery
to
depict
the
ugly
Emin
ol
bak
suratım
başyapıt
Trust
me,
my
face
is
a
masterpiece
Burnum
yüzümün
Orta
Doğu'su
My
nose
is
the
Middle
East
of
my
face
Gözlerimin
çukuru
kan
dolu
The
hollows
of
my
eyes
are
filled
with
blood
Salı
günleri
sancılı
sanrılar
Tuesdays
with
painful
delusions
Öğlen
sarısıyla
kucaklar
Embrace
with
the
yellow
of
noon
Beynimde
durmadan
fokurdayan
kapkaranlık
bataklıklar
Pitch-black
swamps
bubbling
endlessly
in
my
brain
Eli
kolu
bağlı
bi′
mahkum
gibi
bu
da
net
günler
These
are
clear
days,
like
a
prisoner
with
bound
hands
and
feet
Reflekslerini
test
eder
It
tests
your
reflexes
Seni
mest
ederken
eklemlerine
kadar
titreten
bu
kabuslar
bazen
These
nightmares
sometimes
make
you
tremble
to
your
joints
as
they
enchant
you
Kollarında
korkunç
dövmeler
Horrible
tattoos
on
your
arms
Mavi
çarşaflı
ranzalarda
bitmez
gibi
gözüken
dehşet
günler
Days
of
horror
that
seem
endless
on
blue-sheeted
bunk
beds
Tüm
çivileri
söktüm
tabuttan
I
pulled
all
the
nails
out
of
the
coffin
Dişlerimde
gürültülerle
gül
Laugh
with
noises
in
my
teeth
Benim
ürkünç
dürtülerimi
hep
işte
böyle
gül
düşleri
çürüttü
This
is
how
gül
dreams
always
rotted
my
monstrous
urges
Bakakaldım
arkasından,
yol
kenarlarındaki
mezarcılar
I
stared
at
the
gravediggers
by
the
roadside
Dipsiz
kuyuların
hengamesinde
darda
kalanları
onlar
yazar
They
write
about
those
who
are
stranded
in
the
chaos
of
bottomless
wells
Kendinden
ümidi
kesmişlerin
akşamları
çağırıyor
bazen
beni
The
evenings
of
those
who
have
lost
hope
in
themselves
sometimes
call
me
"Elimde
gitmek
kaldı
bi'
tek"
deyişim
de
tam
bu
yüzdendir
That's
why
I
said,
"All
I
have
left
is
to
go"
Güneşin
ilk
ışıklarıyla
gördüler,
sokak
köpekleri
başında
They
saw
me
at
dawn,
with
street
dogs
at
my
head
Saçlarında
kurumuş
kan,
haziranda
vurulmak
Dried
blood
in
my
hair,
shot
in
June
Her
gün,
her
gün
istedim
kendimden
uzak
ve
sade
bir
gün
Every
day,
every
day,
I
wanted
a
simple
day,
far
from
myself
Göğsümde
gökyüzünü
güz
güneşlerine
kattım
yürüdüm
tüm
gün
I
added
the
sky
to
the
autumn
sun
in
my
chest
and
walked
all
day
Kendi
küllerimden
doğdum,
kendi
küllerimle
boğuldum
I
was
born
from
my
own
ashes,
I
drowned
in
my
own
ashes
Gülüşümde
bir
yalnızlık,
haziranda
vuruldum
A
loneliness
in
my
smile,
I
was
shot
in
June
Her
gün,
her
gün
istedim
kendimden
uzak
ve
sade
bir
gün
Every
day,
every
day,
I
wanted
a
simple
day,
far
from
myself
Göğsümde
gökyüzünü
güz
güneşlerine
kattım
yürüdüm
tüm
gün
I
added
the
sky
to
the
autumn
sun
in
my
chest
and
walked
all
day
Kendi
küllerimden
doğdum,
kendi
küllerimle
boğuldum
I
was
born
from
my
own
ashes,
I
drowned
in
my
own
ashes
Gülüşümde
bir
yalnızlık,
haziranda
vuruldum
A
loneliness
in
my
smile,
I
was
shot
in
June
(Gülüşümde
bir
yalnızlık,
haziranda
vuruldum)
(A
loneliness
in
my
smile,
I
was
shot
in
June)
(Gülüşümde
bir
yalnızlık,
haziranda
vuruldum)
(A
loneliness
in
my
smile,
I
was
shot
in
June)
Оцените перевод
Оценивать перевод могут только зарегистрированные пользователи.
Внимание! Не стесняйтесь оставлять отзывы.