Murat İnce - Ne Sandın - перевод текста песни на английский

Текст и перевод песни Murat İnce - Ne Sandın




Ne Sandın
What Did You Think?
Sabah ezanı kulaklarımda
The morning call to prayer echoes in my ears,
Birazdan güneş doğacak
The sun will rise soon.
Bırakıp giderken hiç düşündün benim halim n′olur?
Did you ever consider my state as you left me behind?
Taş sandın beni?
Did you think I was stone?
Taş sandın beni?
Did you think I was stone?
Taş sandın beni?
Did you think I was stone?
Terminalde son kez yüzünü gördüğümde,
At the terminal, the last time I saw your face,
Yanağın otobüs camına yapışmış,
Your cheek pressed against the bus window,
O bakmaya kıyamadığım zerdali gözlerinden,
From those apricot eyes I couldn't bear to look away from,
Deniz gözlerinden sel gibi yaşlar süzülüyor,
From your ocean eyes, tears streamed like a flood,
Hıçkırığın her yanda yankılanıyordu.
Your sobs echoed everywhere.
Bir gün döneceğin ümidiyle yola koymuştum,
I sent you on your way with the hope that you would return one day,
Bir gün iki satır yazarsın diye razı olmuştum.
I settled for the thought that you might write a few lines one day.
Ey sevgili!
Oh, my love!
En güzel sevgili!
The most beautiful love!
Gül beyazım, papatyam, ay çekirdeğim, yazım, yazgım
My white rose, my daisy, my sunflower seed, my summer, my destiny,
Sıladan bir daha dönmemecesine mi gittin?
Did you leave Silivri never to return?
Özlemediğim doğru değil,
It's not true that I don't miss you,
Kan kustuğum yalan değil.
It's not a lie that I bleed.
Yokluğunda yoksulun teki,
In your absence, I am a destitute,
Ne yapacağını şaşırmış,
Lost and confused,
Kelimelerini sinmiş,
My words swallowed,
İsimsiz kaldırımların yetimiyim.
An orphan of nameless sidewalks.
Şimdi Ezan-ı Muhammed'in seher vakti
Now, in the early hours of the Ezan-ı Muhammed,
Güneş ufuktan gülücek "Merhaba" diyecek
The sun will smile from the horizon, saying "Hello".
Leylim ley.
My Leyla, ley.
Hava soğuk, sisli ve karanlık
The air is cold, foggy, and dark,
Bir farın ışığı kadar aydınlığım ancak
My light is only as bright as a car's headlight.
Biliyorum ısıtmasa da seherde doğacak güneş,
I know even though the sun rising at dawn won't warm me,
Yine umut, umutlar var.
There is still hope, there are still hopes.
Sabaha doğacak güneş.
The sun will rise to a new morning.
Bu şehirde kapısını çalabileceğim bir ışığım,
In this city, I have no light whose door I can knock on,
Dertlerimin kayıklarını yüzdürebileceğim,
No harbor where I can float the boats of my troubles,
Sığınabileceğim bir limanım yok!
No haven to take refuge in!
Yazdıklarımı, anlattıklarımı taşıyabilecek,
There is no one left who can carry what I write, what I tell,
Omzuna başımı koyup ağlayabileceğim,
No one to lay my head on their shoulder and cry,
Gözyaşlarımı silebilecek kimsem kalmadı!
No one to wipe away my tears!
O gül beyaz pırıl pırıl gelinliğinde elimde kaldı.
That white rose, in her pristine wedding dress, remains in my hand.
Yine ışıkları söndürdüm
I turned off the lights again,
Bugünün ihanetlerini, geleceğin acılarını duvarlara karalıyorum.
I'm scribbling the betrayals of today, the pains of the future, on the walls.
Canımın içi,
My dear,
Ümitlerimi tek tek sorguluyor;
I am questioning my hopes one by one;
Sana beklentileri olanları idam ediyorum.
I am executing those who have expectations of you.
Bilmelisin: İçimdeki seni zorla öldürüyorum!
You must know: I am forcibly killing the you inside me!
Allah aşkına.
For God's sake.
Kapı aralığından sızan fersiz ışık
The faint light leaking through the crack in the door,
Bir kerede gün ışığı olsa göz aldanmalarına inat!
I wish it would turn into daylight at once, defying optical illusions!
Oy gülüm sebebim sen
Oh, my rose, my reason, you,
Duvarlarla konuşan ben
Me, talking to the walls,
Oy gülüm kederim sen
Oh, my rose, my sorrow, you,
Kederlerle boğulan ben
Me, drowning in sorrows,
Oy gülüm sebebim sen
Oh, my rose, my reason, you,
Duvarlarla konuşan ben
Me, talking to the walls,
Oy gülüm kederim sen
Oh, my rose, my sorrow, you,
Kederlerle boğulan ben
Me, drowning in sorrows,
Sen beni gamsız sandın?
Did you think I was carefree?
Her derde çare mi sandın?
Did you think I had a cure for every ailment?
Bilmem sen beni ne sandın?
I don't know, what did you think I was?
Laf götürür susar sandın?
Did you think I would just take it and keep quiet?
Sen beni gamsız sandın?
Did you think I was carefree?
Her derde çare mi sandın?
Did you think I had a cure for every ailment?
Bilmem sen beni ne sandın?
I don't know, what did you think I was?
Laf götürür susar sandın?
Did you think I would just take it and keep quiet?
Çok özledim.
I miss you so much.
Gözlerim benden habersiz,
My eyes, without my knowledge,
Sihirli kutuya kayıtsız teslim olmuş.
Have surrendered to the magic box.
Şu darmadağın halimi görmüyorlar.
They don't see this shattered state I'm in.
Kulaklarım sadece sana kesilmiş
My ears are tuned only to you,
Yüreğimin yangınına aldırış etmiyorlar.
They don't care about the fire in my heart.
İyi hissetmiyorum kendimi bir tuhafım.
I don't feel well, I'm strange.
Ben üşümem bilirsin.
You know I don't get cold.
Peki, neden tutmuyor ellerim, ayaklarım?
Then why are my hands and feet numb?
Gözlerim neden mat ve donuk?
Why are my eyes dull and lifeless?
Neden kilitlendi kör bakışlarım boşluğa?
Why is my blind gaze locked on the void?
Neden konuşmuyor aynalar?
Why don't the mirrors talk?
Neden cevap vermiyor duvarlar?
Why don't the walls answer?
Ey sevgili!
Oh, my love!
En güzel sevgili!
The most beautiful love!
Gül beyazım.
My white rose.
Çok özledim.
I miss you so much.
Gittiğin yeri mesken mi tuttun?
Have you made the place you went to your home?
Dön, dön n′olursun dön artık!
Come back, please come back now!
Umutlarım siyaha çalmakta kar beyazım.
My hopes are turning black, my white snow.
Yüreğim, beynim, bütün bedenim karaya vurdu vuracak.
My heart, my brain, my whole body is about to crash onto the shore.
Karayazım!
My ill fate!
Taş sandın beni?
Did you think I was stone?
Taş sandın beni?
Did you think I was stone?
Taş sandın beni?
Did you think I was stone?
Bak şu halime uzat artık ellerini.
Look at my state, reach out your hands now.
Un ufak oluyorum görmüyor musun?
Can't you see I'm falling apart?
Görmüyor musun?
Can't you see?
Çıldırmaktayım gül beyazım.
I'm going crazy, my white rose.
Sen beni gamsız sandın?
Did you think I was carefree?
Her derde çare mi sandın?
Did you think I had a cure for every ailment?
Bilmem sen beni ne sandın?
I don't know, what did you think I was?
Laf götürür susar sandın?
Did you think I would just take it and keep quiet?
Sen beni gamsız sandın?
Did you think I was carefree?
Her derde çare mi sandın?
Did you think I had a cure for every ailment?
Bilmem sen beni ne sandın?
I don't know, what did you think I was?
Laf götürür susar sandın?
Did you think I would just take it and keep quiet?






Внимание! Не стесняйтесь оставлять отзывы.