Paroles et traduction Altay Kenger - Barış (feat. Yannis Ritsos)
Barış (feat. Yannis Ritsos)
Peace (feat. Yannis Ritsos)
Çocuğun
gördüğü
düştür
barış
Peace
is
the
dream
a
child
sees
Ananın
gördüğü
düştür
barış
Peace
is
the
dream
a
mother
sees
Ağaçlar
altında
söylenen
sevda
sözleridir
barış
Peace
is
the
love
whispered
under
the
trees
Akşam
alacasında,
gözlerinde
ferah
bir
gülümseyişle
At
dusk,
with
a
bright
smile
in
your
eyes
Döner
ya
baba
Dad
comes
back
Elinde
yemiş
dolu
bir
sepet
A
basket
full
of
fruit
in
his
hand
Ve
serinlesin
diye
su
And
water
to
cool
you
down
Pencere
önüne
konmuş
toprak
testi
gibi
Like
an
earthen
jar
placed
by
the
window
Ter
damlalarıyla
alnında
With
drops
of
sweat
on
his
forehead
Barış
budur
işte
That's
peace,
you
see
Evrenin
yüzündeki
yara
izleri
kapandığı
zaman
When
the
scars
on
the
face
of
the
universe
heal
Ağaçlar
dikildiğinde
top
mermilerinin
açtığı
çukurlara
When
trees
are
planted
in
the
craters
made
by
bullets
Yangının
eritip
tükettiği
yüreklerde
When
the
first
buds
of
hope
appear
İlk
tomurcukları
belirdiği
zaman
umudun
In
hearts
scorched
by
fire
Ölüler
rahatça
uyuyabildiklerinde,
kaygı
duymaksızın
artık
When
the
dead
can
sleep
peacefully,
no
longer
fearing
Boşa
akmadığını
bilerek,
kanlarının
Knowing
their
blood
doesn't
flow
in
vain
Barış
budur
işte
That's
peace,
you
see
Barış
sıcak
yemeklerden
tüten
kokudur
akşamda
Peace
is
the
smell
of
warm
food
rising
at
dusk
Yüreği
korkuyla
ürpertmediğinde
sokaktaki
ani
fren
sesi
When
the
sudden
screech
of
brakes
in
the
street
doesn't
make
your
heart
tremble
with
fear
Ve
çalınan
kapı,
arkadaşlar
demek
olduğunda
sadece
And
when
a
knock
at
the
door
means
only
friends
Barış,
açılan
bir
pencereden,
ne
zaman
olursa
olsun
Peace
is
when,
from
an
open
window,
whenever
it
may
be
Gökyüzünün
dolmasıdır
içeriye
The
sky
fills
the
room
Gökyüzünün,
renklerinden
uzaklaşmış
çanlarıyla
The
sky,
with
its
bells
stripped
of
color
Bayram
günlerini
çalan
gözlerimizde
In
our
eyes
ringing
holiday
days
Barış
budur
işte
That's
peace,
you
see
Bir
tas
sıcak
süttür
barış
ve
uyanan
bir
çocuğun
Peace
is
a
cup
of
warm
milk
and
a
child
waking
up
Gözlerinin
önüne
tutulan
kitaptır
A
book
held
before
his
eyes
Başaklar
uzanıp,
ışık!
ışık!
diye
fısıldarlarken
birbirlerine!
When
the
ears
of
wheat
reach
out
and
whisper,
"light!
light!"
to
each
other!
Işık
taşarken
ufkun
yalağından
When
light
pours
from
the
edge
of
the
horizon
Barış
budur
işte
That's
peace,
you
see
Kitaplık
yapıldığı
zaman
hapishaneler
When
prisons
are
transformed
into
libraries
Geceleyin
kapı
kapı
dolaştığı
zaman
bir
türkü
When
a
song
goes
from
door
to
door
at
night
Ve
dolunay,
taptaze
yüzünü
gösterdiği
zaman
And
when
the
full
moon
reveals
its
fresh
face
Bir
bulutun
arkasından
From
behind
a
cloud
Cumartesi
akşamı
berberden
pırıl
pırıl
çıkan
bir
işçi
gibi
Like
a
worker
emerging
from
the
barber's
on
a
Saturday
night,
shining
bright
Barış
budur
işte
That's
peace,
you
see
Geçen
her
gün
yitirilmiş
bir
gün
değil
de
When
every
passing
day
isn't
a
lost
day,
but
Bir
kök
olduğu
zaman
A
root,
in
the
night
Gecede
sevincin
yapraklarını
canlandırmaya
To
bring
the
leaves
of
joy
to
life
Geçen
her
gün
kazanılmış
bir
gün
olduğu
zaman
When
every
passing
day
is
a
day
won
Dürüst
bir
insanın
deliksiz
uykusunun
ardı
sıra
After
the
sound
sleep
of
an
honest
man
Ve
sonunda,
hissettiğimiz
zaman
yeniden
And
finally,
when
we
feel
it
again
Zamanın
tüm
köşe
bucağında
acıları
kovmak
için
In
every
corner
of
time,
to
drive
away
the
pain
Işıktan
çizmelerini
çektiğini
güneşin
When
the
sun
pulls
its
boots
of
light
Barış
budur
işte
That's
peace,
you
see
Barış,
ışın
demetleridir
yaz
tarlalarında
Peace
is
rays
of
light
in
summer
fields
İyilik
alfabesidir
o,
dizlerinde
şafağın
It's
the
alphabet
of
goodness,
on
the
knees
of
dawn
Herkesin
kardeşim
demesidir
birbirine
It's
everyone
saying
"brother"
to
each
other
Yarın
yeni
bir
dünya
kuracağız
demesidir
It's
saying
"we'll
build
a
new
world
tomorrow"
Ve
kurmamızdır
bu
dünyayı
türkülerle
And
building
that
world
with
songs
Barış
budur
işte
That's
peace,
you
see
Ölüm
çok
az
yer
tuttuğu
gün
yüreklerde
When
death
takes
up
little
space
in
the
hearts
Mutluluğu
gösterdiğinde
güven
dolu
parmağı
yolların
When
the
confident
finger
of
happiness
points
the
way
Şair
ve
proleter
eşitlikle
çekebildiği
gün
içlerine
When
poet
and
proletarian
can
draw
their
great
carnation
of
twilight
Büyük
karanfilini
alacakaranlığın
With
equal
right
into
their
hearts
Barış
budur
işte
That's
peace,
you
see
Barış
sımsıkı
kenetlenmiş
elleridir
insanların
Peace
is
the
hands
of
people
clasped
tight
together
Sıcacık
bir
ekmektir
o,
masası
üstünde
dünyanın
It's
a
warm
loaf
of
bread,
on
the
table
of
the
world
Barış,
bir
annenin
gülümseyişinden
başka
bir
şey
değildir
Peace
is
nothing
but
a
mother's
smile
Ve
toprakta
derin
izler
açan
sabanların
And
the
plows
that
leave
deep
furrows
in
the
earth
Tek
bir
sözcüktür
yazdıkları:
Barış!
Writing
a
single
word:
Peace!
Ve
bir
tren
ilerler
geleceğe
doğru
And
a
train
moves
towards
the
future
Kayarak
benim
dizelerimin
rayları
üzerinden
Sliding
over
the
rails
of
my
verses
Buğdayla
ve
güllerle
yüklü
bir
tren
A
train
laden
with
wheat
and
roses
Bu
tren,
barıştır
işte
This
train
is
peace,
you
see
Kardeşler,
barış
içinde
ancak
Only
in
peace,
my
brothers,
Derin
derin
soluk
alır
evren
Can
the
universe
breathe
deeply
Tüm
evren,
taşıyarak
tüm
düşlerini
The
whole
universe,
carrying
all
its
dreams
Kardeşler,
uzatın
ellerinizi
Brothers,
reach
out
your
hands
Barış
budur
işte
That's
peace,
you
see
Évaluez la traduction
Seuls les utilisateurs enregistrés peuvent évaluer les traductions.
Writer(s): Yannis Ritsos, Mazlum Cimen
Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.