Fatih Kısaparmak - Temmuz Geldi - traduction des paroles en anglais

Paroles et traduction Fatih Kısaparmak - Temmuz Geldi




Temmuz Geldi
July Has Come
Sen benim ruhsatlı sevdam
You are my licensed love
Ben senin sevda keşin
I am the suspect of your love
Ya sen varsın ya da sen
Either you exist or you
Temmuz geldi, gitmeliyim...
July has come, I must go...
Sen şiir olmuşsan, şiir sensizliktir artık
If you have become a poem, you are now the absence of poetry
Çünkü yokluğuna kurşun işlemez
Because bullets do not work on your absence
Nicedir gözlerin dalıp gider
For a long time, your eyes have been wandering
Ekin tarlasında rüzgar nicedir sarı değil
The wheat field has not been yellow for a while
Sessiz hüzünlere yazılmış anlıma
A silent sorrow has been written on my forehead
Bir güneşin doğuşunu bekleyerek
Waiting for a sun to rise
Ve bir sevdanın dilinden türküler söyleyerek gitmeliyim
And singing songs from the language of love, I must go
Temmuz geldi...
July has come...
Babamın ismini verdim oğluma
I gave my father's name to my son
Koçum benim
My ram
Asi kartallar gibi rüzgarlı doruklarda
Like wild eagles on windy peaks
Ve kaçıp sana sığındığım geceler
And the nights I ran away to you
Bütün gözlerin hatırımda
All the eyes are in my mind
Kalbimde uçuşur en deli kuşlar
The wildest birds fly in my heart
Yüreğim denizlenir bir şiirin koylarında
My heart turns into a sea in the bays of a poem
Akar boz bulanık sellerin içinde
Flows within the turbid waters
Gözlerin gözlerimde direnir
Your eyes resist in my eyes
Ellerin tutuşur elini tutsam
Your hands hold hands if I hold your hand
Sen çöl çiçeğisin umutlarımın
You are the desert flower of my hopes
Ruhsatlı sevdamsın
You are my licensed love
Seni sevmek yaşamaksa
If loving you is living
Ben hiç ölmedim
I have never died
Temmuz geldi, gitmeliyim...
July has come, I must go...
Masumduk çocuklar kadar
We were innocent like children
Acılarla olgunlaştık
We matured with pains
Hayattan öğrendik ne biliyorsak
We learned what we know from life
Bu yüzden öfkeliyim yaşanmamış günlere
That's why I am angry for the days we have not lived
Çünkü bir hayat yetmedi seni sevmeye
Because one life was not enough to love you
Yüzü cama dayalı bir çocuğun
A child with his face pressed against the window
Baba hasretiyle kaç gece bekledim seni
How many nights I waited for you with longing for my father
Kırık bir cam parçasıyken gençliğim
My youth was like a broken piece of glass
Her gün biraz daha da suskunken
Getting more silent every day
Daha bir yorgunken her günden
More tired each day
Üzüm ekşisi bir yeşile cinasken gözlerin
Your eyes as if a pun to an unripe green
Temmuz geldi, gitmeliyim...
July has come, I must go...
Şarkılar söylerdim bilinmez makamlardan
I used to sing songs from unknown modes
Şiirler dökülürdü yüreğimden
Poems poured out of my heart
Göz yaşlarım mezesiydi hüzünlerin
My tears were the meze of sorrows
Ya sana doymadan çekip gidersem
If I leave without being satisfied with you
Artık ipe dizip türküleri tesbih yaparsın sapına
You will now string the songs as beads onto a prayer string
Son kuşlarda gidince bir gökyüzü az gelir
A sky is not enough when the last birds leave
Gizli bir yas gibi büyür sessizliğim
My silence grows like a secret mourning
Ağaçta bir kuş yuvası olurum
I will become a bird's nest on a tree
Yabancı gözlerle aynalardayım şimdi
I am now in mirrors with estranged eyes
Bir sen kaldın zulasında hayatın birde ben
Only you and I remain in the treasure of life
Birde ayaklanmış öfkem
And my uprising anger
Hem dünüm yeniktir sana, hem yarınım
Both my yesterday and tomorrow are defeated by you
Soframda bir kırmızı gül
A red rose on my table
Hastayken baş ucumda çorba, ütülü gömleğim
Soup at my bedside when I am sick, my ironed shirt
Ekmeğim, aşım, kadınım, can yoldaşım
My bread, my food, my woman, my comrade
Kundağım, mezarım, karım
My cradle, my grave, my wife
Ve de sevmek kadarımsın
And you are as much as loving
Derdimin tek anlayanı, yüreğimin güleç yanısın
The only one who understands my troubles, the smiling side of my heart
Gün ışığım, gökkuşağım, deli kanımsın
My sunlight, my rainbow, my crazy blood
Yürekliysen sende beni sev bu gece
If you have the courage, love me tonight
Kunduramı bağlamayı öğrendiğim gün
The day I learned to tie my shoes
Kendimi sevdiğim kadar
As much as I love myself
Yaşamaksa seni sevmek
If loving you is living
Ben hiç ölmedim
I have never died
Temmuz geldi, artık gitmeliyim...
July has come, now I must go...





Writer(s): Burhan Bayar, Kisaparmak Fatih Gungor


Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.