Fatih Kısaparmak - Yiğittin - traduction des paroles en anglais

Paroles et traduction Fatih Kısaparmak - Yiğittin




Yiğittin
My Hero
Ben seni acılarda tanıdım
I met you in sorrow
Ve sen fırtınada hiç bırakmadın beni
And you never left me in the storm
Gözyaşıma ortak oldun...
You shared my tears...
Kitaplarımı, yorgun yorganımı ve
My books, my tired blanket and
Gözlerimin gecelere demirlenişini
My eyes were fixed on the nights
Her anlatmak istediğimde sana
Whenever I wanted to tell you everything
Elim varmadı kaleme, yazamadım, sustum
I couldn't touch the pen, I couldn't write, I kept silent
Yiğittin...
My Hero...
Taşa yattık seninle kar yedik
We slept on the stone and ate snow
Yağmuru içtik su diye
We drank rain like water
Soğuktan nasırlarımız çatladı
Our calluses cracked from the cold
Sen ağladın yalnızca ve sessizce
Only you cried and silently
Ellerimi oğuşturdun
You rubbed my hands
Yiğittin...
My Hero...
Çığ düştü çatımıza
The avalanche fell on our roof
Çöktüm dedim, bittim dedim
I collapsed and said I was finished
Sen sardın beni çulunla
You wrapped me in your blanket
Unu ekmek ettin bölüştük
You made bread out of flour and we shared it
Anam gibi sen taşıdın sırtında
You carried me on your back like my mother
Sıvasız duvarlarında yoksul odamızın
On the unplastered walls of our poor room
Birlikte batırdık yüreğimize tırnaklarını güneşin
Together we sunk our nails into the heart of the sun
Acılar köprüsünde el ele yürüdük
We walked hand in hand on the bridge of pain
Zemheride ilkbaharı giyindin
You wore the spring in the winter
Yüreğini diktin beynime
You sowed your heart in my brain
Çorbamız olmasa da terketmedin
Even when we had no soup, you didn't leave me
Yiğittin...
My Hero...
Mavilerin denizinde ve son durağında yıldızların
In the blue sea and the last stop of the stars
Soldurmadın sevdamı soldurmadın umudumu
You didn't let my love wither, you didn't let my hope wither
Kan kustum, Ah! çektim... için için inledin
I vomited blood, I sighed... you moaned inwardly
Sarılınca kollarıma kelepçe sen de sarılıp öptün
When I hugged your arms like handcuffs, you hugged and kissed me
Zehirli akrebini sevdim zamanın
I loved the poisonous scorpion of time
Seni getirdiğinde her görüş günü
When it brought you to me every time I saw you
Gözyaşlarına sor beni kirpiklerine sor
Ask my tears, ask your eyelashes
Hasretin acısı küstürse de türküleri
The pain of longing has made me resent the songs
Kavalı sevdim sazı sevdim zehri akıtır diye
I loved the flute, I loved the saz, because it makes me drunk
Yaşlılık caddesinde taşlara sırt verdik
We leaned our backs against the stones on the street of old age
Yorgunluk limanında su serptin alevine kalbimin
You poured water on the fire of my heart in the harbor of tiredness
Yiğittin...
My Hero...
Yosunlara bulandığımda
When I was covered in moss
Yaşamın çığlıkları beni sahile ittiğinde
When the screams of life pushed me to the shore
Göğsümdeki fırtınalar ve titreme denizinde
In the sea of storms and tremors in my chest
Ayrılığın anası yapıştığında yakama
When the mother of separation clung to my collar
Yârsız koymadın beni tuz ekmedin gözüme
You didn't leave me alone, you didn't put salt in my eyes
Yiğittin...
My Hero...
Dikenin gülü de olsa hayat
Life may be a thorn or a rose
Yahut gülün dikeni de olsa
Or the rose may be a thorn
Mil çekmedin yüreğime
You didn't hurt my heart
Sen sevdam kadar sen toprak kadar
You are as my love, as the soil
Yiğittin...
My Hero...
Kilim oldun kahrıma
You became a rug for my suffering
Sır vermedin ser verdin gönül kapımda
You didn't tell secrets, you gave your life at the door of my heart
Ben seni acılarda tanıdım
I met you in sorrow
Ve sen fırtınada hiç bırakmadın beni
And you never left me in the storm
Ortak oldun gözyaşıma
You shared my tears
Yiğittin...
My Hero...





Writer(s): Mustafa Hologlu, Burhan Bayar


Attention! N'hésitez pas à laisser des commentaires.