Текст и перевод песни Dursun Ali Erzincanlı - Üveysin Aşkı
Добавлять перевод могут только зарегистрированные пользователи.
Adım
Üveys,
Yemen'de
Karen
köyünde
doğmuşum
My
name
is
Üveys,
born
in
the
village
of
Karen
in
Yemen
Babamı
hatırlamıyorum
beni
annem
büyütmüş
I
don't
remember
my
father,
my
mother
raised
me
Annemin
ayakları
cennetin
üstündeydi
My
mother's
feet
were
above
heaven
Elleri
sıcak
gül
kokardı,
gözleri
geceye
açılan
pencereydi
Her
hands
were
warm
and
smelled
of
roses,
her
eyes
were
a
window
opening
to
the
night
Yıldızı
yoktu
gecesinin
Her
night
had
no
stars
O
beni
istediği
zaman
tutup
yakalardı
She
would
catch
it
whenever
she
wanted
Ama
ben
onun
göz
bebeklerini
bir
türlü
yakalayamazdım
But
I
could
never
catch
her
pupils
Ona
baktığımı
hissederdi
ve
bunu
nasıl
yaptığını
hiç
bir
zaman
anlayamadım
She
would
sense
when
I
was
looking
at
her,
and
I
never
understood
how
she
did
it
Göremeden
sevmeyi
ondan
öğrenmiştim
I
learned
to
love
without
seeing
from
her
Gözlerimi
yumup
konuşmak
çocukluğumdan
kalma
alışkanlıktır
Speaking
with
my
eyes
closed
is
a
habit
from
my
childhood
Bazen
unutur
"Anne
şu
kuzuya
bak!"
derdim
Sometimes
I
would
forget
and
say
"Mother,
look
at
this
lamb!"
Bir
sessizlik
çökerdi
çöle,
güneş
zamansız
batardı
A
silence
would
fall
over
the
desert,
the
sun
would
set
untimely
Ağlar,
anneme
sarılırdım
I
would
cry
and
hug
my
mother
Annem
tebessüm
eder,
güneş
doğardı
My
mother
would
smile,
the
sun
would
rise
Ve
bir
gün
bir
isim
duydum
And
one
day
I
heard
a
name
Kalbimin
yanıp
kavrulduğunu
hissettim
I
felt
my
heart
burning
and
scorching
Bir
isim
beni
kalbimden
yakalamıştı
A
name
had
caught
me
by
my
heart
Şahit
olsun
gözlerin
siyahı,
şahit
olsun
aşıkların
ahı
Let
the
black
of
your
eyes
be
a
witness,
let
the
sighs
of
lovers
be
a
witness
Ey
sevgili
sensin
bana
gonca
gül
Oh
beloved,
you
are
a
rosebud
to
me
Sensizliğe
alışmadı
bu
gönül
This
heart
has
not
gotten
used
to
your
absence
Anne!
Hani
o
pamuk
ellerinle
yüzüme
dokunup
yüzümü
yüzüne
benzetirdin
Mother!
Remember
how
you
used
to
touch
my
face
with
your
cotton-like
hands
and
make
my
face
resemble
yours?
Derdin
ki
"Kaşların
benim
kaşlarım
gibi"
You
would
say,
"Your
eyebrows
are
like
my
eyebrows"
Hani
derdin
ya
"Keşke
gözlerini
görebilseydim?"
Remember
how
you
would
say,
"I
wish
I
could
see
your
eyes?"
Ben
de
"Gözlerim
gözlerine
benziyor."
derdim
I
would
say,
"My
eyes
are
like
yours."
Şimdi
anlıyorum
neler
hissettiğini
Now
I
understand
what
you
felt
Duydum
ki
sevgilinin
yüzü
aydan
parlakmış,
hilalmiş
kaşları
I
heard
that
my
beloved's
face
is
brighter
than
the
moon,
his
eyebrows
are
like
crescents
Onu
gören
yanından
ayrılmak
istemezmiş
Those
who
see
him
don't
want
to
leave
his
side
Gülünce
dişleri
inci
gibi
parlarmış
When
he
smiles,
his
teeth
shine
like
pearls
Elinde
kına
çiçeği
olurmuş
bazen
Sometimes
he
has
a
henna
flower
in
his
hand
Bazen
bir
yetimin
eli
olurmuş
elinde
Sometimes
he
has
the
hand
of
an
orphan
in
his
hand
Çoğu
zaman
hüzünlüymüş
He
is
often
sad
Ağlarmış
geceler
boyu
He
cries
all
night
long
Sessiz
sessiz
ağlarmış
He
cries
silently
Sessiz
diyorlar
ama
anne
They
say
silently,
but
mother
Ben
her
gece
çölü
kaplayan
ağlayışını
duyuyordum
I
used
to
hear
your
cries
that
covered
the
desert
every
night
Uykudan
ağlayarak
uyanmamın
sebebi
buydu
That's
why
I
would
wake
up
crying
from
my
sleep
Avuçlarımı
yüzüme
tutup
öyle
uyuyordum
I
used
to
sleep
with
my
palms
on
my
face
Anne!
Hani
sevgiliyi
görmek
için
köyüne
gitmiştim
ya?
Mother!
Remember
when
I
went
to
his
village
to
see
my
beloved?
O
gün
ellerini
nasıl
kokladıysam
çöl
boyu
gül
kokusu
gitmedi
burnumdan
The
smell
of
roses
from
that
day,
when
I
smelled
your
hands,
hasn't
left
my
nose
all
across
the
desert
Sanki
sen
de
yanımda
yürüyordun
It
was
as
if
you
were
walking
beside
me
Anne,
o
saadetli
evine
yaklaşırken
kalbim
duracak
gibiydi
Mother,
as
I
approached
his
blessed
house,
my
heart
felt
like
it
would
stop
Eşiğini
öptüm
ellerini
öper
gibi
I
kissed
his
threshold
as
if
I
were
kissing
your
hands
Çok
az
kalmıştı
görmeye
I
was
so
close
to
seeing
him
Kapı
açılacak
ve
sevgiliyi
görecektim
The
door
would
open
and
I
would
see
my
beloved
Kapı
açıldı...
Ama
göremedim,
yoktu
The
door
opened...
But
I
couldn't
see
him,
he
wasn't
there
Bekleyebilirdim
dönüşünü
ama
sen
yalnızdın
I
could
have
waited
for
his
return,
but
you
were
alone
Sevgilinin
çok
seveni
vardı,
ölümü
bile
göze
alarak
My
beloved
had
many
who
loved
him,
even
risking
their
lives
Ama
senin
benden
başka
kimsen
yoktu
But
you
had
no
one
but
me
Ben
de
gül
için
gülü
görmemeyi
göze
aldım
So
I
chose
not
to
see
the
rose
for
the
sake
of
the
rose
Sana
döndüm
ama
gördüm
ki
her
yol
aslında
ona
çıkıyormuş
I
returned
to
you,
but
I
realized
that
every
path
actually
leads
to
him
Meğer
Allah,
senin
avuçlarında
bana
sevgilinin
kokusunu
sunmuş
yıllarca
It
turns
out
that
Allah,
in
your
palms,
had
offered
me
the
scent
of
my
beloved
for
years
Anne,
sana
müjdem
var!
Mother,
I
have
good
news
for
you!
Sevgili
gül
kokulu
hırkasını
göndermiş
bana
My
beloved
has
sent
me
his
rose-scented
robe
Şimdi
tek
dileğim
bu
hırka
hem
bana
güç
versin
onunsuzluk
sabrında
Now
my
only
wish
is
that
this
robe
will
both
give
me
strength
in
the
patience
of
his
absence
Hem
sana
ışık
olsun
karanlık
kabrinde
And
be
a
light
for
you
in
your
dark
grave
Şahit
olsun
gözlerin
siyahı,
şahit
olsun
aşıkların
ahı
Let
the
black
of
your
eyes
be
a
witness,
let
the
sighs
of
lovers
be
a
witness
Ey
sevgili
sensin
bana
gonca
gül
Oh
beloved,
you
are
a
rosebud
to
me
Sensizliğe
alışmadı
bu
gönül
This
heart
has
not
gotten
used
to
your
absence
Оцените перевод
Оценивать перевод могут только зарегистрированные пользователи.
Внимание! Не стесняйтесь оставлять отзывы.