Добавлять перевод могут только зарегистрированные пользователи.
                                            
                                         
                                        
                                     
                                 
                             
                     
                 
                
                
                
                    
                    
                        
                            Yaşamaya Dair - Live
About Living - Live
                         
                        
                            
                                        Yaşamak 
                                        şakaya 
                                        gelmez, 
                            
                                        Living 
                                        is 
                                        no 
                                        joke, 
                            
                         
                        
                            
                                        Büyük 
                                        bir 
                                        ciddiyetle 
                                        yaşayacaksın 
                            
                                        You 
                                        have 
                                        to 
                                        live 
                                        with 
                                        great 
                                        seriousness 
                            
                         
                        
                            
                                        Bir 
                                        sincap 
                                        gibi 
                                        meselâ, 
                            
                                        Like 
                                            a 
                                        squirrel 
                                        for 
                                        example, 
                            
                         
                        
                            
                                        Yani, 
                                        yaşamanın 
                                        dışında 
                                        ve 
                                        ötesinde 
                                        hiçbir 
                                        şey 
                                        beklemeden, 
                            
                                            I 
                                        mean, 
                                        without 
                                        expecting 
                                        anything 
                                        beyond 
                                        and 
                                        outside 
                                        of 
                                        living, 
                            
                         
                        
                            
                                        Yani 
                                        bütün 
                                        işin 
                                        gücün 
                                        yaşamak 
                                        olacak. 
                            
                                            I 
                                        mean, 
                                        your 
                                        whole 
                                        job 
                                        will 
                                        be 
                                        to 
                                        live. 
                            
                         
                        
                        
                            
                                        Yaşamayı 
                                        ciddiye 
                                        alacaksın, 
                            
                                        You 
                                        will 
                                        take 
                                        living 
                                        seriously, 
                            
                         
                        
                            
                                        Hem 
                                        de 
                                            o 
                                        derecede, 
                                        öylesine 
                                        ki, 
                            
                                        So 
                                        much 
                                        so, 
                                        to 
                                        such 
                                        an 
                                        extent 
                                        that, 
                            
                         
                        
                            
                                        Meselâ, 
                                        kolların 
                                        bağlı 
                                        arkadan, 
                                        sırtın 
                                        duvarda, 
                            
                                        For 
                                        example, 
                                        with 
                                        your 
                                        arms 
                                        tied 
                                        behind 
                                        your 
                                        back, 
                                        your 
                                        back 
                                        against 
                                        the 
                                        wall, 
                            
                         
                        
                            
                                        Yahut 
                                        kocaman 
                                        gözlüklerin, 
                            
                                        Or 
                                        with 
                                        your 
                                        huge 
                                        glasses, 
                            
                         
                        
                            
                                        Beyaz 
                                        gömleğinle 
                                        bir 
                                        laboratuvarda 
                            
                                        In 
                                        your 
                                        white 
                                        coat 
                                        in 
                                            a 
                                        laboratory 
                            
                         
                        
                            
                                        Insanlar 
                                        için 
                                        ölebileceksin, 
                            
                                        You 
                                        will 
                                        be 
                                        able 
                                        to 
                                        die 
                                        for 
                                        people, 
                            
                         
                        
                            
                                        Hem 
                                        de 
                                        yüzünü 
                                        bile 
                                        görmediğin 
                                        insanlar 
                                        için, 
                            
                                        Even 
                                        for 
                                        people 
                                        you've 
                                        never 
                                        seen, 
                            
                         
                        
                            
                                        Hem 
                                        de 
                                        hiç 
                                        kimse 
                                        seni 
                                        buna 
                                        zorlamamışken, 
                            
                                        Even 
                                        when 
                                        no 
                                        one 
                                        forced 
                                        you 
                                        to 
                                        do 
                                        it, 
                            
                         
                        
                            
                                        Hem 
                                        de 
                                        en 
                                        güzel 
                                        en 
                                        gerçek 
                                        şeyin 
                            
                                        Even 
                                        though 
                                        you 
                                        know 
                                        the 
                                        most 
                                        beautiful 
                                        and 
                                        real 
                                        thing 
                            
                         
                        
                            
                                        Yaşamak 
                                        olduğunu 
                                        bildiğin 
                                        halde. 
                            
                                        Is 
                                        to 
                                        live. 
                            
                         
                        
                        
                            
                                        Yani, 
                                        öylesine 
                                        ciddiye 
                                        alacaksın 
                                        ki 
                                        yaşamayı, 
                            
                                            I 
                                        mean, 
                                        you 
                                        will 
                                        take 
                                        living 
                                        so 
                                        seriously, 
                            
                         
                        
                            
                                        Yetmişinde 
                                        bile, 
                                        meselâ, 
                                        zeytin 
                                        dikeceksin, 
                            
                                        Even 
                                        at 
                                        seventy, 
                                        for 
                                        example, 
                                        you 
                                        will 
                                        plant 
                                        an 
                                        olive 
                                        tree, 
                            
                         
                        
                            
                                        Hem 
                                        de 
                                        öyle 
                                        çocuklara 
                                        falan 
                                        kalır 
                                        diye 
                                        değil, 
                            
                                        And 
                                        not 
                                        because 
                                        it 
                                        will 
                                        be 
                                        left 
                                        to 
                                        children 
                                        or 
                                        anything, 
                            
                         
                                
                        
                            
                                        Ölmekten 
                                        korktuğun 
                                        halde 
                                        ölüme 
                                        inanmadığın 
                                        için, 
                            
                                        Because 
                                        you 
                                        are 
                                        afraid 
                                        of 
                                        dying 
                                        but 
                                        you 
                                        don't 
                                        believe 
                                        in 
                                        death, 
                            
                         
                        
                            
                                        Yaşamak 
                                        yani 
                                        ağır 
                                        bastığından. 
                            
                                        Because 
                                        living, 
                                        that 
                                        is, 
                                        weighs 
                                        heavier. 
                            
                         
                        
                        
                            
                                        Diyelim 
                                        ki, 
                                        ağır 
                                        ameliyatlık 
                                        hastayız, 
                            
                                        Let's 
                                        say 
                                        we 
                                        are 
                                            a 
                                        seriously 
                                        ill 
                                        patient, 
                            
                         
                        
                            
                                        Yani, 
                                        artık 
                                            o 
                                        beyaz 
                                        masadan 
                                        hiç 
                                        kalkmamak 
                                        ihtimali 
                                        de 
                                        var. 
                            
                                            I 
                                        mean, 
                                        there 
                                        is 
                                        also 
                                        the 
                                        possibility 
                                        of 
                                        never 
                                        getting 
                                        up 
                                        from 
                                        that 
                                        white 
                                        table 
                                        again. 
                            
                         
                        
                            
                                        Duymamak 
                                        mümkün 
                                        değilse 
                                        de 
                                        biraz 
                                        erken 
                                        gitmenin 
                                        kederini 
                            
                                        Even 
                                        if 
                                        it's 
                                        impossible 
                                        not 
                                        to 
                                        feel 
                                        the 
                                        sorrow 
                                        of 
                                        leaving 
                                            a 
                                        little 
                                        early 
                            
                         
                        
                            
                                        Biz 
                                        yine 
                                        de 
                                        güleceğiz 
                                        anlatılan 
                                        Bektaşi 
                                        fıkrasına, 
                            
                                        We 
                                        will 
                                        still 
                                        laugh 
                                        at 
                                        the 
                                        Bektashi 
                                        joke 
                                        being 
                                        told, 
                            
                         
                        
                            
                                        Hava 
                                        yağmurlu 
                                        mu 
                                        diye 
                                        bakacağız 
                                        pencereden, 
                            
                                        We 
                                        will 
                                        look 
                                        out 
                                        the 
                                        window 
                                        to 
                                        see 
                                        if 
                                        it's 
                                        raining, 
                            
                         
                        
                            
                                        Yahut 
                                        da 
                                        yine 
                                        sabırsızlıkla 
                                        bekleyeceğiz 
                            
                                        Or 
                                        we 
                                        will 
                                        still 
                                        wait 
                                        impatiently 
                            
                         
                        
                            
                                        En 
                                        son 
                                        ajans 
                                        haberlerini. 
                            
                                        For 
                                        the 
                                        latest 
                                        news 
                                        from 
                                        the 
                                        agency. 
                            
                         
                        
                        
                            
                                        Diyelim 
                                        ki, 
                                        dövüşülmeye 
                                        değer 
                                        bir 
                                        şeyler 
                                        için, 
                            
                                        Let's 
                                        say 
                                        there's 
                                        something 
                                        worth 
                                        fighting 
                                        for, 
                            
                         
                        
                            
                                        Diyelim 
                                        ki, 
                                        cephedeyiz. 
                            
                                        Let's 
                                        say 
                                        we're 
                                        at 
                                        the 
                                        front. 
                            
                         
                        
                            
                                        Orda 
                                        daha 
                                        ilk 
                                        hücumda, 
                                        daha 
                                            o 
                                        gün 
                            
                                        There, 
                                        in 
                                        the 
                                        first 
                                        attack, 
                                        on 
                                        that 
                                        very 
                                        day 
                            
                         
                        
                            
                                        Yüzükoyun 
                                        kapaklanıp 
                                        ölmek 
                                        de 
                                        mümkün. 
                            
                                        It 
                                        is 
                                        also 
                                        possible 
                                        to 
                                        fall 
                                        face 
                                        down 
                                        and 
                                        die. 
                            
                         
                        
                            
                                        Tuhaf 
                                        bir 
                                        hınçla 
                                        bileceğiz 
                                        bunu, 
                            
                                        We 
                                        will 
                                        know 
                                        this 
                                        with 
                                            a 
                                        strange 
                                        resentment, 
                            
                         
                        
                            
                                        Fakat 
                                        yine 
                                        de 
                                        çıldırasıya 
                                        merak 
                                        edeceğiz 
                            
                                        But 
                                        still 
                                        we 
                                        will 
                                        be 
                                        insanely 
                                        curious 
                            
                         
                        
                            
                                        Belki 
                                        de 
                                        yıllarca 
                                        sürecek 
                                        olan 
                                        savaşın 
                                        sonunu. 
                            
                                        About 
                                        the 
                                        end 
                                        of 
                                        the 
                                        war, 
                                        which 
                                        may 
                                        last 
                                        for 
                                        years. 
                            
                         
                        
                        
                            
                                        Diyelim 
                                        ki, 
                                        hapisteyiz, 
                            
                                        Let's 
                                        say 
                                        we're 
                                        in 
                                        prison, 
                            
                         
                        
                            
                                        Yaşımız 
                                        da 
                                        elliye 
                                        yakın, 
                            
                                        And 
                                        we're 
                                        about 
                                        fifty 
                                        years 
                                        old, 
                            
                         
                        
                            
                                        Daha 
                                        da 
                                        on 
                                        sekiz 
                                        sene 
                                        olsun 
                                        açılmasına 
                                        demir 
                                        kapının. 
                            
                                        Let 
                                        it 
                                        be 
                                        another 
                                        eighteen 
                                        years 
                                        before 
                                        the 
                                        iron 
                                        gate 
                                        opens. 
                            
                         
                        
                            
                                        Biz 
                                        yine 
                                        de 
                                        dışarıyla 
                                        beraber 
                                        yaşayacağız, 
                            
                                        We 
                                        will 
                                        still 
                                        live 
                                        together 
                                        with 
                                        the 
                                        outside, 
                            
                         
                        
                            
                                        Insanları, 
                                        hayvanları, 
                                        kavgası 
                                        ve 
                                        rüzgârıyla 
                            
                                        With 
                                        its 
                                        people, 
                                        animals, 
                                        struggles 
                                        and 
                                        wind 
                            
                         
                        
                            
                                        Yani, 
                                        duvarın 
                                        arkasındaki 
                                        dışarıyla. 
                            
                                            I 
                                        mean, 
                                        with 
                                        the 
                                        outside 
                                        behind 
                                        the 
                                        wall. 
                            
                         
                        
                            
                                        Yani, 
                                        nasıl 
                                        ve 
                                        nerde 
                                        olursak 
                                        olalım 
                            
                                            I 
                                        mean, 
                                        wherever 
                                        and 
                                        however 
                                        we 
                                        are 
                            
                         
                        
                            
                                        Hiç 
                                        ölünmeyecekmiş 
                                        gibi 
                                        yaşanacak... 
                            
                                        We 
                                        will 
                                        live 
                                        as 
                                        if 
                                        we 
                                        will 
                                        never 
                                        die... 
                            
                         
                        
                        
                            
                                        Bu 
                                        dünya 
                                        soğuyacak, 
                            
                                        This 
                                        world 
                                        will 
                                        cool 
                                        down, 
                            
                         
                        
                            
                                        Yıldızların 
                                        arasında 
                                        bir 
                                        yıldız, 
                            
                                            A 
                                        star 
                                        among 
                                        the 
                                        stars, 
                            
                         
                        
                            
                                        Hem 
                                        de 
                                        en 
                                        ufacıklarından, 
                            
                                        And 
                                        one 
                                        of 
                                        the 
                                        smallest, 
                            
                         
                        
                            
                                        Mavi 
                                        kadifede 
                                        bir 
                                        yaldız 
                                        zerresi 
                                        yani, 
                            
                                            A 
                                        speck 
                                        of 
                                        tinsel 
                                        on 
                                        blue 
                                        velvet, 
                                        that 
                                        is, 
                            
                         
                        
                            
                                        Bu 
                                        koskocaman 
                                        dünyamız. 
                            
                                        This 
                                        huge 
                                        world 
                                        of 
                                        ours. 
                            
                         
                        
                            
                                        Bu 
                                        dünya 
                                        soğuyacak 
                                        günün 
                                        birinde, 
                            
                                        This 
                                        world 
                                        will 
                                        cool 
                                        down 
                                        one 
                                        day, 
                            
                         
                        
                            
                                        Hattâ 
                                        ölü 
                                        bir 
                                        bulut 
                            
                                        Not 
                                        even 
                                        like 
                                            a 
                                        dead 
                                        cloud 
                            
                         
                        
                            
                                        Yahut 
                                        bir 
                                        buz 
                                        yığını 
                                        gibi 
                                        de 
                                        değil, 
                            
                                        Or 
                                            a 
                                        pile 
                                        of 
                                        ice, 
                            
                         
                        
                            
                                        Boş 
                                        bir 
                                        ceviz 
                                        gibi 
                                        yuvarlanacak 
                            
                                        It 
                                        will 
                                        roll 
                                        like 
                                        an 
                                        empty 
                                        walnut 
                            
                         
                        
                            
                                        Zifiri 
                                        karanlıkta 
                                        uçsuz 
                                        bucaksız. 
                            
                                        In 
                                        the 
                                        pitch 
                                        dark, 
                                        endlessly. 
                            
                         
                        
                        
                            
                                        Şimdiden 
                                        acısı 
                                        çekilecek 
                                        bunun, 
                            
                                        The 
                                        pain 
                                        of 
                                        this 
                                        will 
                                        be 
                                        felt 
                                        now, 
                            
                         
                        
                            
                                        Duyulacak 
                                        mahzunluğu 
                                        şimdiden. 
                            
                                        The 
                                        sadness 
                                        will 
                                        be 
                                        heard 
                                        now. 
                            
                         
                        
                            
                                        Böylesine 
                                        sevilecek 
                                        bu 
                                        dünya 
                            
                                        This 
                                        world 
                                        will 
                                        be 
                                        loved 
                                        so 
                                        much 
                            
                         
                        
                            
                                        "Yaşadım" 
                                        diyebilmen 
                                        için... 
                            
                                        So 
                                        that 
                                        you 
                                        can 
                                        say 
                                        "I 
                                        lived"... 
                            
                         
                        
                            
                                        "Yaşadım" 
                                        diyebilmen 
                                        için... 
                            
                                        So 
                                        that 
                                        you 
                                        can 
                                        say 
                                        "I 
                                        lived"... 
                            
                         
                                
                        
                            
                                        "Yaşadım" 
                                        diyebilmen 
                                        için... 
                            
                                        So 
                                        that 
                                        you 
                                        can 
                                        say 
                                        "I 
                                        lived"... 
                            
                         
                        
                            
                                        "Yaşadım" 
                                        diyebilmen 
                                        için... 
                            
                                        So 
                                        that 
                                        you 
                                        can 
                                        say 
                                        "I 
                                        lived"... 
                            
                         
                        
                            
                                        İçin, 
                                        için... 
                            
                                        Inside, 
                                        inside... 
                            
                         
                        
                        
                            
                                        "Yaşadım" 
                                        diyebilmen 
                                        için... 
                            
                                        So 
                                        that 
                                        you 
                                        can 
                                        say 
                                        "I 
                                        lived"... 
                            
                         
                        
                            
                                        "Yaşadım" 
                                        diyebilmen 
                                        için... 
                            
                                        So 
                                        that 
                                        you 
                                        can 
                                        say 
                                        "I 
                                        lived"... 
                            
                         
                        
                            
                                        "Yaşadım" 
                                        diyebilmen 
                                        için... 
                            
                                        So 
                                        that 
                                        you 
                                        can 
                                        say 
                                        "I 
                                        lived"... 
                            
                         
                        
                            
                                        İçin, 
                                        için... 
                            
                                        Inside, 
                                        inside... 
                            
                         
                        
                        
                            
                                        "Yaşadım" 
                                        diyebilmen 
                                        için... 
                            
                                        So 
                                        that 
                                        you 
                                        can 
                                        say 
                                        "I 
                                        lived"... 
                            
                         
                        
                            
                                        "Yaşadım" 
                                        diyebilmen 
                                        için... 
                            
                                        So 
                                        that 
                                        you 
                                        can 
                                        say 
                                        "I 
                                        lived"... 
                            
                         
                        
                            
                                        "Yaşadım" 
                                        diyebilmen 
                                        için... 
                            
                                        So 
                                        that 
                                        you 
                                        can 
                                        say 
                                        "I 
                                        lived"... 
                            
                         
                        
                            
                                        İçin, 
                                        için... 
                            
                                        Inside, 
                                        inside... 
                            
                         
                        
                        
                            
                                        "Yaşadım" 
                                        diyebilmen 
                                        için... 
                            
                                        So 
                                        that 
                                        you 
                                        can 
                                        say 
                                        "I 
                                        lived"... 
                            
                         
                        
                            
                                        "Yaşadım" 
                                        diyebilmen 
                                        için... 
                            
                                        So 
                                        that 
                                        you 
                                        can 
                                        say 
                                        "I 
                                        lived"... 
                            
                         
                        
                            
                                        "Yaşadım" 
                                        diyebilmen 
                                        için... 
                            
                                        So 
                                        that 
                                        you 
                                        can 
                                        say 
                                        "I 
                                        lived"... 
                            
                         
                        
                            
                                        İçin, 
                                        için... 
                            
                                        Inside, 
                                        inside... 
                            
                         
                        
                        
                            
                                        "Yaşadım" 
                                        diyebilmen 
                                        için... 
                            
                                        So 
                                        that 
                                        you 
                                        can 
                                        say 
                                        "I 
                                        lived"... 
                            
                         
                        
                            
                                        "Yaşadım" 
                                        diyebilmen 
                                        için... 
                            
                                        So 
                                        that 
                                        you 
                                        can 
                                        say 
                                        "I 
                                        lived"... 
                            
                         
                        
                            
                                        "Yaşadım" 
                                        diyebilmen 
                                        için... 
                            
                                        So 
                                        that 
                                        you 
                                        can 
                                        say 
                                        "I 
                                        lived"... 
                            
                         
                        
                    
                    
                    
                        Оцените перевод 
                        
                        
                        
                            
                                
                                    
                                    
                                        Оценивать перевод могут только зарегистрированные пользователи.
                                        
                                     
                                    
                                 
                             
                         
                     
                    
                            
                                
                                
                            
                            
                                
                                
                            
                    
                
                
                
                    
                        Авторы: Fazil Say
                    
                    
                
                
                Внимание! Не стесняйтесь оставлять отзывы.