Kanove - Ve Kent Beyazdı - перевод текста песни на английский

Текст и перевод песни Kanove - Ve Kent Beyazdı




Ve Kent Beyazdı
And The City Was White
Henüz bahsetmediğim zehirler var
There are poisons I haven't yet spoken of, my love
Penceremde kar, yakınlaş
Snow at my window, come closer
İçimden daha da soğuk şehirler var
There are cities colder than my soul
Aklın ücrasındayım ki değil ucunda
I'm at the edge of my mind, or rather, beyond it
Kalan kadranımsa bendi belki bir mezar başımda
The remaining dial was perhaps my bond, at a graveside
Kadın naifti zarafetindeydi kaldı yaşam
The woman was naive, grace was her life's essence
Çocuk kumral parmak uçlarıydı zaman
The child was auburn fingertips, a fleeting moment
Büyük tanrı kibirle var olan bu şarkı
Great God, this song born of pride
Üstümüzde acıya itaat etmenin beyaz bir şartı
A white condition of obedience to pain hangs above us
Alnımda parlayan çok sular aktı kanı
Much water flowed, blood of the shining on my forehead
Paroksetin
Paroxetine
Çeşme suyu
Tap water
Paroksetin
Paroxetine
Şair uyu
Poet, sleep
Biraz dedim fazla kaçtı merhametin yıllar geçti anlaşıldı
I asked for a little, mercy overflowed, years passed, it was understood
Yüzümde kül bir kuş ve kent beyazdı
Ashes on my face, a bird, and the city was white
Derisini yüzdüğüm ejderhanın sesiyle dönsem
If I returned with the voice of the dragon whose skin I flayed
N'için çarpılar var her suratta derim
I'd ask, why are there crosses on every face?
Dönüp duruyor kahin aynı mahfil ortasında
The seer keeps turning, in the middle of the same assembly
Atıp duruyor kalbim aynı kentin aynasında
My heart keeps beating, in the mirror of the same city
Akrebin yansımasında
In the reflection of the scorpion's hand
Simsarın şu körlüğünde dönüp durdum işte
In the broker's blindness, I kept turning
Tanrı kadar çığlıksızım
I'm as silent as God
Ben ne yaptım?
What have I done?
Bulanmamış pişmanlığım
My regret remains untainted
Ben ne yaptım?
What have I done?
Umudunda bir çukurdayım
I'm in a pit of hope
Henüz bahsetmediğim ağrılar var
There are pains I haven't yet spoken of
Kam kesende göz damarlarımda soyutlaşan o geçmişin rüyası
A shaman's pouch, the dream of that past abstracting in the veins of my eyes
Görmek artık anlam kazandığında
When seeing finally makes sense
Yağan kar da fark edilir üstünde kanayan evladın da
The falling snow becomes noticeable, and so does the bleeding child
Omuzlarımda bin yıllık bir cümlenin yalanı
The lie of a thousand-year-old sentence on my shoulders
Dudaklarımda bir günah ve inkisar fısıltısı
The whisper of a sin and remorse on my lips
Ben ne yaptım?
What have I done?
Duyumsanmaz işte pişmanlığım
My regret remains imperceptible
Ben ne yaptım?
What have I done?
Sor bir şol culak ki anlatır
Ask the one-eared man, he will tell you
Ormanda bir köşeye göm fişeklerini
Bury your firecrackers in a corner of the forest
Anıları bir müzeye gönder istersen
Send your memories to a museum if you wish
Bunca yıl yaşadın, yakalanmadın, güzel suçlar işledin
You lived all these years, uncaught, you committed beautiful crimes
Bi tarih oldun artık
You've become history now
Eğer bana sorulacak olursa
If I'm to be asked
Her hüznü, her sevgiyi ayakta alkışladın
You applauded every sorrow, every love, on your feet
Gül kökünden bir pipo
A pipe from a rose root
Bir yasemin ağızlık
A jasmine mouthpiece
Yadigâr kalsın bezirganbaşı
Let it be a keepsake, merchant chief
Tüm avcılara yadigâr kalsın
Let it be a keepsake for all the hunters






Внимание! Не стесняйтесь оставлять отзывы.