Lyrics Ensar - Dursun Ali Erzincanlı
Medine...
Rasulallahla
şereflenen
onun
varlığıyla
iftahar
eden
şehir,
Şehirlerin
kalbi,
tozuna
toprağına
canların
feda
olduğu
şehir.
Ve
ensarın
torunları,
Medineli
Müslümanlar,
Hiç
kimsenin
yetişemediği
ufkun
sahipleri.
Bugün
Medine
sokaklarında
dolaşırken
göz
göze
gelebilirsiniz,
Bir
vesile
ile
konuşabilirsiniz,
belki
tanımayabilirsiniz
Ama
asr-ı
saadetten
günümüze
kadar
gelen
ensarın
kokusunu,
Peygamber
sevgisiyle
yanan
yüreklerin,
Torunlarına
ulaşan
kokusunu
hissedebilirsiniz.
Dilerseniz,
huneyne
gidelim.
Fahri
Kainat
efendimizin
ensara
duyduğu
sevgiyi
öğrenelim.
İşte
huneyn
günü;
Savaşın
sonunda
yüklü
miktarda
ganimet
elde
edilmişti.
Ganimeti
en
çok
ensar
hak
etmişti
bu
doğruydu,
En
çok
ensar
liyakat
göstermişti
buda
doğruydu,
Ama
Allah
Rasulünün
bir
bildiği
vardı.
Allah
Rasulü
Müslümanların
kemaline
güvenerek,
Ganimetten
ensara
pay
vermemişti.
Saad
bin
ubade
ensar
adına
Rasülallahın
yanına
geldi,
Ya
Rasülallah
dedi.
Ensardan
bazı
kabileler
sana
karşı
gönüllerinde
kırgınlık
duydular.
Fahri
kainat
neden
diye
sordu;
Ganimetleri
kendi
kavmin
ve
diğer
Arab
kabileleri
arasında
paylaştırıp,
Kendilerine
pay
vermediğin
için.
Belikli
ensardan
bazıları
Fahri
Kainatın,
Kendilerine
ne
kadar
değer
verdiğini
anlayamamıştı.
Efendimiz
üzgündü...
Kavmini
topla
ve
bana
bildir
diye
emretti.
Saad
bin
ubade
ensarı
topladı
Rasülallah
geldi;
Burada
ensarın
dışında
kim
varsa
ayrılsın
buyurdu.
Ensar
damardaki
kanın
nasıl
donduğunu
artık
anlayabiliyordu.
Yüzünde
kara
bulutların
gökyüzüne
verdiği
çehre
gizliydi
sultanın,
Yağsaydı
hüzün
yağardı
ve
yağdı;
Önce
kelime-i
şahadet
sonra
Allah′a
hamd,
Ve
konuşanların
en
güzeli
hüzün
peygamberi.
Konuşma
başladı;
"Ey
ensar
topluluğu;
Bugünden
itibaren
belki
Müslüman
olurlar
diye,
Kendilerine
ganimet
verdiğim
için,
Hakkımda
söylediklerinizi
duydum"
"Ey
ensar;
Allah
size
imanı
lutfetmedimi,
Sizi
şereflendirip
üstün
kılmadımı,
Size
Allah
yardımcıları,
Peygamber
yardımcıları
sıfatını
vermedimi"
"Eğer
hicret
olmasaydı
ensardan
olmayı
isterdim,
İnsanlar
bir
vadide
toplansa
sizler
başka
bir
vadide
toplansanız,
Ben
sizin
yanınıza
gelirdim,
sizler
benim
sırdaşımsınız."
"Herkez
ganimet
olarak
aldıkları
mallarıyla,
Koyunları
ve
develeriyle
yurtlarına
dönerken;
Siz
Allah
Rasülü
ile
dönmeye
razı
değimlisiniz...?
"Ensar...
Razıyız
Ya
Rasülallah
dediler."
Ama
sevgili
peygamberimiz
yine
mahsundu;
"Sözlerime
karşılık
olarak
bana
cevap
veriniz
buyurdu."
Ensarın
ileri
gelenlerinden
biri
söz
aldı;
"Ya
Rasülallah...
Biz
zülmün
içindeydik
Allah
senin
hatrına
bizi
kurtuluşa
erdirdi,
Biz
alevden
bir
uçurumun
yanıbaşındaydık,
Allah
senin
elinle
bizi
o
uçurumdan
kurtardı,
Biz
dalalet
karanlığı
içindeydik,
Allah
senin
vasıtanla
bizi
hidayet
aydınlığına
çıkardı.
Biz
rab
olarak
Allah'tan,
Din
olarak
islamdan,
Ve
peygamber
olarakta
senden
hoşnuduz
Ya
Rasülallah,
Sen
dildiğin
gibi
davran
biz
sana
tabiyiz.
O
an
ensarın
üstüne
hüzün
yağıyordu,
Gözleri
neme
bulanmıştı,
Kalpleri
göğüslerinden
çıkıcak
gibiydi.
Ve
sevgililer
sevgilisinin
sesi
titredi,
Ensarın
hıçkırıklarına
karıştı
sevgilinin
sesi
"Siz
bana
bu
şekilde
değilde,
Şöyle
mukabele
etseydiniz,
Yine
doğru
söylemiş
olurdunuz"
Ey
Muhammed
Sen
bize
kovulmuş
olarak
gelmedinmi,
Biz
sana
kuçak
açıp
seni
barındırmadıkmı,
Herkez
seni
yalanladığı
halde
biz
seni
doğrulamadıkmı,
Perişan
bir
haldeydin,
Biz
sana
her
şeyimizi
seferber
edip
yardım
etmedikmi,
Böyle
deseydiniz
yine
doğru
söylemiş
olurdunuz"
Ensarın
cevap
vermeye
mecali
kalmamıştı,
Ağlamaktan
ölücek
gibiydiler.
Efendimizde
onlarla
birlikte
ağladı,
Bilmemki
medineye
dönene
kadar
Kaç
kez
Rasülallaha
bakıp
ağladılar
Kaç
kez
hamd
ettiler,
Böyle
biricik
peygamberleri
oldukları
için.
Medine
Rasülallah′la
şereflenen,
Onun
varlığıyla
iftahar
eden
şehir
Şehirlerin
kalbi,
Tozuna
toprağına
canların
feda
olduğu
şehir.
Ve
ensarın
torunları
Medineli
Müslümanlar,
Hiç
kimsenin
yetişemediği
ufkun
sahipleri.
Attention! Feel free to leave feedback.