Текст песни Kırk Yaşındasın - Dursun Ali Erzincanlı
Rahmetini
umarak
Günahkar
bir
dille;
Allah
azze
ve
celle
Ya
rasulallah,
Âlemlere
rahmet
hayatın
geçiyor
kalbimizden,
Kalbimizden
seyrediyoruz
seni.
İşte
Bir
yaşındasın,
Beni
sa′d
yurdundasın
Sana
süt
anne
olmadı
kadınlar
Bu
yüzden
dargın
bulutlar
Bir
damla
yağmur
indirmiyor
Kıtlık
hüküm
sürüyor
beni
sa'd
yurdunda
Minicik
bir
bulut
var
gökyüzünde
Sana
aşık...
Ayrılmıyor
başucundan
Ve
insanlar
yağmur
duasında...
Hz.halime
kucağına
alıyor
seni
Yeryüzünde
bir
gölgelik...
seni
güneşten
korumak
için
Oysa
minicik
bulut
gökyüzünde
Sana
meftun,
sana
kilitli...
Ve
dua
eden
rahibin
kucağındasın
Dünyalar
güzeli
gözlerine
bakıyor
rahip
Kıtlığı
da
unutuyor,
yağmuru
da,
duayı
da
Ama
sen
unutmuyorsun
Uğruna
canlarımız
feda
o
gözlerinle
gökyüzüne
bakıyorsun
O
minicik
bulut
ilişiyor
bakışlarına
Büyüyor,
büyüyor...
Sonra
nazlı
nazlı
yağmur
damlaları
iniyor
buluttan
Fakat
çoğusu
bilmiyor
yağmurun
geliş
sebebini
Çoğusu
bilmiyor
seni...
Altı
yaşındasın
Medine-i
münevvere
yolundasın
Yanında
aziz
annen
ve
ümmü
eymen
Yetimliğini
hissediyorsun
baba
kabristanında
Sonra
yolda,
ebva′da
öksüzlük
karşılıyor
seni
Mekke'ye
annesiz
giriyorsun
Abdulmuttalip
bir
başka
seviyor
seni
Ebu
talip
bir
başka
seviyor
Ya
rasulallah
Mekke
çocukları
annelerine
seslenirler
miydi
senin
yanında
Onlar
anne
deyince
sen
yere
mi
bakardın
Mekke
rüzgarları
kaç
gece
gözyaşlarını
taşıdı
ebva'ya
Kaç
gece
anne
diye
hıçkırdın
Efendim!
Senin
yerine
de
anne
dedik
annemize
Senin
yerine
de
baba
dedik
Yirmi
beş
yaşındasın
Ve
bambaşkasın
Kimse
sana
denk
değil
Şefkat
yayıyor
kokun
Güven
veriyor
sesin
Sen
muhammed-ül
emin′
sin
Otuz
üç
yaşındasın
Dalga
dalga
rahmet
var
Otuz
beş
yaşındasın
Hadi
gel
bekletme
yar
İniltiler
çalıyor
kapısını
göklerin
Hadi
gel
bekletme
yar
Sinesi
çatlayacak
rasul
bekleyenlerin...
Hadi
gel
ey
yâr!
Nurdağına
davet
var
İşte
Kırk
yaşındasın
Hira
nur
dağındasın
Cibril
iniyor
göklerden
Ve
nokta
nokta
her
yerden
salat,
selam
yükseliyor
Sen
kâinatın
yüreğinden
hasretle
kopan
" ah!
" sın
Karanlık
gecelerimize
sabahsın
Sen
nebiyullahsın
Sen
habibullahsın
Sen
rasulullahsın
Niye
incittiler
ki
seni
sultanım
Niye
işkence
yaptılar
ki
sana
Ebu
Talip
öldü
diye
mi
bu
pervasızca
saldırılar
Himayesiz
kaldın
diye
mi
Kabe′deki
ağlayışın
geliyor
gözümüzün
önüne
"Amca
yokluğunu
ne
çabuk
hissettirdin
" diyişin
Haremde
namaz
kılışın
geliyor
aklımıza
Başına
pislikler
saçılıyor
Başlar
feda
o
mübarek
başına
Nasipsizler
sana
bakıp
nasıl
da
gülüyorlar
Biri
koşuyor
mekke
sokaklarından
sana
doğru
Biri
koşuyor
ama
sanki
yere
inmiş
arş-ı
Âla
"Bu
koşan
kimdir"
diye
bir
soru
dolaşıyor
boşlukta
Bu
koşan
kim?
Ve
cevap
veriyor
biri:
Muhammed'
in
kızı
fatımatüz-zehra
Velilerin
anası...
Yüzünü
gözünü
siliyor
biricik
kızın
Sana
yeryüzünde
en
çok
benzeyen
Gülmesi
sen,
ağlaması
sen
" Ağlama
kızım
" diyişin
geliyor
aklımıza
Niye
çıkardılar
ki
yurdundan
seni
Himayesiz
kaldın
diye
mi
Onlar
bilmiyorlar
mıydı
seni
himaye
edeni
Seni
yetim
bulup
barındıranı
Seni
alemlere
rahmet
kılanı
Onlar
deli
diyorlardı
sana,
sen
susuyordun
Mecnun
diyorlardı,
şair
diyorlardı,
sen
susuyordun
"Seni
bizim
elimizden
kim
kurtaracak"
diyorlardı
Sen,
Sen
" Allah!
" diyordun
Allah
azze
ve
celle
Semayı
haşyet
kaplıyordu
Sen
" Allah!
" diyordun
Arş-ı
Âla
titriyordu
Bedir′
de
" Allah!
" diyordun
Üç
bin
melek
iniyordu
alaca
atlarda
Yüz
yirmi
beş
bin
sahabi:
"Anam
babam
sana
feda
olsun"
diyordu
Ya
rasulallah
Medine-i
münevvere
sokaklarında
yürüyordun
Neccar
oğulları'nın
küçük
kızları
seni
görünce
Sevinçten
ne
yapacaklarını
bilememişlerdi
"Beni
seviyor
musunuz?"
diye
sormuştun
onlara
"Seni
çok
seviyoruz
ya
habiballah
" demişlerdi
Sen
de:
" Allah
biliyor
ki
ben
de
sizi
çok
seviyorum"
demiştin
Bu
gün
yaşayan
gençler
var
Neccar
oğulları′nın
kızları
diğil
belki
Ama
seni
onlar
da
çok
seviyor
Gözyaşlarından
belli
ki
seni
canlarından
çok
seviyorlar
Senden
başka
kimseleri
yok
Allah
biliyor
ki
sen
onları
da
çok
seviyorsun
Altmış
üç
yaşındasın
Refik-i
Âla
duasındasın
Senin
için
siyah
yünden
çizgili
bir
cüppe
dokunmuştu
Kenarları
beyazdı
Onu
giyerek
ashabının
yanına
çıkmıştın
Ve
mübarek
ellerini
dizine
vurarak:
" Görüyor
musunuz
ne
kadar
güzel
" demiştin
Meclisinde
bulunan
biri
sana
seslenmişti:
" Anam
babam
sana
feda
olsun
ya
rasulallah,
onu
bana
ver
"
Niye
istemişti
ki
senden
sevdiğini
bile
bile
İstendiğinde
katiyyen
" hayır
" demediğini
bile
bile
" Peki
" dedin
o
zata
Ve
sen
yine
yamalı,
eski
cübbeni
giydin
Dostuna
kavuşmana
bir
hafta
kalmıştı
Aynı
cübbeden
yine
yine
diktiler
Ama
giyinmek
nasip
olmadı
Haberler
uçurmuştun
ebu
hureyre'
nin
diliyle:
" Benden
sonra
öyle
kimseler
gelecek
ki,
keşke
peygamberi
görseydik
de
ne
malımız
ne
evladımız
olsaydı
diyecekler
"
Ve
hz.
enes
ile
paylaşmıştın
özlemini
" Beni
görmedikleri
halde
bana
iman
eden
kardeşlerimi
görmeyi
çok
isterdim"
Sultanım!
Ey
medine
minberinde
" ümmeti,
ümmeti
" diye
hüznü
giyen
sevgili
Ey
mekke
mihrabında
alemler
hesabına
" Allah!
" diyen
sevgili
Bize
lütfu
ilahi
bahşedilen
kapına
diz
çöktük,
bey′
at
ettik
Rabbinden
bize
ne
getirdi
isen
amenna
Duyduk,
itaat
ettik
Ya
rasulallah
Sen
hâlâ
kırk
yaşındasın
Ve
hâlâ
ümmetinin
başındasın...
Внимание! Не стесняйтесь оставлять отзывы.